dc.description.abstract | Fıkıh ilk dönemlerde tüm dinî hükümlerin bilgisi anlamında kullanılmaktaydı. Disiplinlerin birbirinden ayrışmasıyla birlikte anlam daralmasına uğrayan bu kavram, içtihadî-amelî hükümlere indirgenmiştir. Son dönemlerde tartışılan fıkhî/içtihadî hükümlerin beşerîliği meselesi, usulcüler tarafından, ‚içtihadî hükümlerin din adını alıp alamayacağı‛, kıyasın dinden olup olmadığı‛ şeklindeki başlıklar altında tartışılmıştır. İçtihadî hükümleri konu edinen bu başlıklar altında yapılan tartışmalar mana eksenli (hakikî) tartışmalar değil, ifade kaynaklı (lafzî) tartışmalardır. Usulcüler içtihadî hükümlerle amel etmenin vacip olduğu konusunda ittifak etmişlerdir. İçtihadî hükümlerden oluşan
fıkhın, usulcüler tarafından bilgi kavramıyla tanımlanması (şer’î-tafsilî delillerden elde edilen şer’î-amelî hükümlerin bilinmesi), bu hükümlerle amel etmenin gerekliliğini ve buna dair bilginin kesinliğini vurgulamak içindir. Fıkhî hükümlerin dinî değer taşıdıklarının en güçlü delili de bu gereklilik ve kesinlikte mündemiçtir. Fıkhın beşerîliğini savunanlarca ileri sürülen, ‚fıkhın aklî bir aktivite olduğu, beşerî bir çaba sonucu oluştuğu ve kendi bünyesinde birçok ihtilafı barındırdığı‛ gibi argümanlar ise bu hükümlerin haiz oldukları dinî değeri yadsımamaktadır. | tr_TR |