dc.description.abstract | Đnsan ne bilgisayar gibi bir makine ne de, yeme içme, cinsellik ve korunma dürtüleri ile
hayatını devam ettiren bir varlıktır. O ruh, nefis, akıl, kalb ve vicdan sahibi olarak insandır.
Amacımız, insanın manevî yönünü olusturan bu kavramları Kur'ân-ı Kerim ve psikoloji
ilminin ısığında inceledikten sonra, maddî yönü olusturan bedene musallat olan hastalıklar
gibi, bu manevî yöne musallat olan hastalıkları tesbit edip, yine Kur'ân-ı Kerim ve psikoloji
ilminin rehberliğinde çarelerini ortaya koymaktır.
Đnsanların ruh konusundaki merakları ve ruh hastalıkları, özellikle psikolojik açıdan,
arastırılmaya değer bir konudur. Asrımızda ruh hastalıkları olarak ifade edilen ve beyin
kimyasının bozulması ile meydana gelen psikolojik rahatsızlıklar artmıs, bu sebeple asrımız
'stres' asrı olarak anıla gelmistir. 'Asrın vebası' kanserin bile sterese bağlı 'psikosomatik' bir
hastalık olduğu söylenebilir.
Psikiyatristler ruh hastalıklarını, beyindeki seratonin, dopamin ve noradrenalin gibi kimyasal
maddelerin dengelerinin bozulması sonucu ortaya çıkan organik hastalıklar olarak görürler.
Kur'ân-ı Kerim 'ruh' hakkında fazla bilgi vermemistir. Ancak verdiği az bilgi ile beraber kalb
ve nefis hakkında verdiği bilgilerden, ruhun faaliyet alanı olan beyinin isleyisi ile idrak, suur
ve duygular halinde arzular olustuğu anlasılmaktadır.
Đdrâk gücü olarak akıl, suur ve vicdan âletleriyle duyguları dizginleyip olması gereken
seviyede tutabilirse, ruhun tezahürleri olan akıl ve duygular sağlıklı olmus olur. Eğer akıl
nefsin baskıcı gücü (hevâ) karsısında kontrol gücünü kaybederse, haramlar birer mikrop gibi
'kalb'i istilâ ederler. Haramların istilası altındaki kalb de haramın ismine ve büyüklüğüne
göre hastalanır. Hastalanan kalb, pas tutar, süpheleri yasar ve kör olur. Ölmüs bir kalbe de,
daha fazla zarar saçmaması için mühürlenen sağlıksız bir is yeri gibi, Yüce Allah tarafından
'mühür' basılır.
Kur'ân-ı Kerim detaylı bir sekilde, bu hastalıklara yakalanma sebeplerini, korunma yollarını
ve kurtulus çarelerini anlatmaktadır.
Konu, din ve pozitif bilim is birliğiyle incelenmesi gereken konudur. Bu sebeple oldukaça
kapsamlı olup, ilâhiyât bilgisinin yanında tıb ve psikolj bilgisini de gerektirmektedir. Bu
sebeple, çalısma boyunca, Bakırköy ve Manisa'daki Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ndeki
yetkililerin ve bağımsız çalısan uzman psikiyatrislerin desteğini aldık.
Çalısmamız ilerledikçe, din ile bilimin birbirine süphe ile bakmak yerine, bir arada ve
uyumlu bir sekilde yasayabilecekleri günlerin yakın olduğu görüldü. | tr_TR |