Hadis edebiyatında etrâf geleneği
Abstract
Hicrî birinci asırda, hocalardan rivayette bulunmayı kolaylaştırmak ve rivayet edilen hadisleri müzakere etmek amacıyla hadislerin tam metinleri yerine onları çağrıştıran bir takım lafızlar yazılmış ve bu lafızlara etrâf adı verilmiştir. İlk defa İbrâhim en-Nehaî ile İbn Sîrîn tarafından zikredilen etrâfların yazılması, etrâf nüshalarıyla etrâfa dayanan yeni bir rivayet yöntemini beraberinde getirmiş, hadislerin yazılmasına öncülük etmiş ve etrâf adıyla bilinen eser türünün ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Etrâfların kullanılmasıyla oluşturulan ve hicrî dördüncü asrın sonlarında ortaya çıkan bu eserler; hadis isnadları ile bu isnadların farklı kollarını bulmayı ve onları öğrenmeyi kolaylaştırmak üzere yazılmıştır. Öte yandan sahâbî, râvi ve hadis tasnifleriyle dikkat çekerek kendilerine has etrâf tertibiyle oluşturulmuş, binaenaleyh ale'r-ricâl tasnif sisteminin sahâbî adına göre düzenlen kısmında yer almıştır. Sened ve tarikleri bir arada görme, sahâbî râvisinden hadislerin metinlerine ulaşma, tahrîc yapma, rivayet kusurlarını ve mürsel hadisleri tespit etme gibi pek çok konuda fayda sağlamıştır. Bundan dolayı rağbet gören etrâf eserleri, kısa sürede geniş bir edebiyat haline gelmiş ve günümüze kadar yardımcı eserler olarak kullanıla gelmiştir. Etrâf alanında bugüne kadar yazılan yaklaşık otuz eser tespit edilmiştir. Bunlardan günümüze ulaşanlar incelendiğinde İbn Asâkir'den sonra yazılanların aksine daha önce yazılanların tertip açısından yeterince olgunlaşmadığı ve aralarında etkileşimin az olduğu gözlemlenmiştir. Ayrıca günümüzde yerini fihristlere bırakan etrâf eserlerinin bugün hala yazılmaya devam ettiği görülmüştür. In the first exilic century, certain phrases were authored to facilitate annotations from the scholars and to discuss the annotated hadiths, representing the annotated hadiths replacing their full text. These phrases were called atrāf (abstraction). Authoring the atrāf, which were initially used by Ibrahim Nehai and Ibn Sirin, introduced a new annotation method based on atrāf, pioneered the writing of hadiths and provided the basis for the creation of the genre called atrāf. These oeuvres, created with atrāf and appeared during late fourth exilic century, were written to find hadith imputations and their different branches and to facilitate learning these. On the other hand, they were included in the section of the ala al-rijal classification system based on the names of the Prophet's contemporaries and classified with a unique classification system based on the narrator and the hadith. It provided benefits in several issues such as to observe the chain of narrators and the lineage, to access the texts of the hadiths by the contemporaries of the Prophet, quotations, to identify the problems in annotations and hadiths that some annotations are not known. Thus, the popularity of atrāf works increased rapidly became a significant literature and these works have been used until today as supplementary works. About thirty works were identified in the field of atrāf to date. When those who are still available are examined, it was observed that contrary to the ones written after Ibn Asakir, those written before were not mature enough and there was little interaction between those. It was also observed that the works in atrāf that were replaced by indices today are still being authored.
Collections
- Temel İslam Bilimleri [154]
DSpace@BİNGÖL by Bingöl University Institutional Repository is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 4.0 Unported License..