Çatışma çözme, uzlaşma ve empati kültürünün kazanılmasında dini fenomenlerin etkisi sosyal psikolojik bir yaklaşım
Özet
İnsan, sosyal bir varlık olduğu için diğerleri ile bir arada olmanın ve etkileşimde bulunmanın doğal bir sonucu olarak da kişilerarası/sosyal çatışmalar ortaya çıkmaktadır. Çatışmalar birçok nedenden kaynaklanır ve değişik türlerde ortaya çıkabilmektedir. Çatışma, bir kişinin değerleri, diğerleriyle uyuşmadığı zaman da ortaya çıkabilmektedir. Bir tarafın olması gerekenleri karşı tarafın değerlerine ters düşüyorsa çatışma ortaya çıkabilmektedir. Çatışma kuramlarından Psiko-kültürel kuram çatışmayı bireyin kendisi, diğerleri ve davranışlara ilişkin inançlarını biçimlendiren psikolojik ve kültürel güçlerle açıklamaya çalışır ve çatışmaların kaynağını “psikolojik ve kültürel farklılıklar” olarak görmektedir. Çatışmanın literatürde birçok tanımı yapılmıştır. Çatışmalar genel olarak olumsuz olarak algılanmakta ve çelişki, zıtlık ve tartışma gibi ifadeleri çağrıştırmaktadır. Genel olarak çatışma duygu, düşünce ve davranışlarda içsel ya da dışarıdan gerçekleşen psikolojik ve sosyal engellenme haliyle ilgili olan çatışma kavramı farklılaşan amaç ve isteklerin karşıtlıklar içinde mücadele etmesi anlamına gelmektedir. Çatışmalar kişi-içi, kişilerarası, grup-içi, gruplar arası ve uluslararası boyutlarda olabilmektedir. Uzlaşmanın zıddı, rekabetin vazgeçilmez bir niteliği, bazı durumlarda tabii bir sonucu ve değişmenin motoru olan çatışma süreci, günümüzde sosyal hareketliliğe de neden olmaktadır. Düşünce ve davranışların meşrulaştırılmasında, dini anlam evreninin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bütünleştirme ve çatıştırma dinin fonksiyonlarından biridir. Yapılan araştırma sonuçları da açıkça göstermektedir ki, dinlerin bütünleştirici etkisi çatıştırmaya nazaran daha fazladır. Sosyal bir gerçeklik olarak dinin toplumsal işlevleri, dinlerin niçin çatışma sürecine müdahil olduklarının anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Yaşayan her din doğası gereği sosyal münasebetler kurma ve onları sürdürme zorunluluğu içinde olduğu için, “her dini fiil daima aynı zamanda ferdi ve toplumsal bir eylem” olmaktadır. Sosyal sistem içindeki dini inanç, değer ve pratiklerin genişliği, derinliği ve yoğunluğu ile sosyal ve kültürel hayatın bütün üniteleri arasında bir etkileşim vardır. Dinin en büyük işlevlerinden birisi müntesiplerine zihniyet kazandırmak ve bu zihniyet ile paralel dünya görüşü, aile, eğitim, ekonomi, siyaset, turizm vb alanlarda etkilerini göstermektedir. Çatışma çözme, uzlaşma ve tarafların çatışmalarını çözmek için bir araya gelerek yaptıkları yatıştırma süreci olarak tanımlanabilir. Çatışmaları çözmede olumsuz tutumların yerine sağlıklı, yapıcı, ilkeli, iletişime açık, işbirlikçi tutum ve davranışlar geliştirilmelidir. Çatışma çözme becerilerinin kazanılmasında, empati kurulmasında, iletişim, uzlaşma ve hoşgörü kültürünün kazanılmasında ve bireylerin zihniyet değişimlerinde, dini turizmler vasıtasıyla diğerlerine ait olan değerleri, inançları ve davranışları tanıması gerçekleşeceği için, bu durum önemli bir faktör olarak görülmektedir.
Bu bildiride bireyler arası, kültürler arası ve toplumlar arası çatışmalarda din ve inanç faktörünün önleyiciliği ve iletişim ve empati (duygudaşlık) kültürünün kazanılmasındaki işlevleri araştırılmıştır. Bu alanda literatür taraması yapılarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır.
Koleksiyonlar
- Psikoloji [68]
DSpace@BİNGÖL by Bingöl University Institutional Repository is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivs 4.0 Unported License..