Siyaset Bilimi ve Kamu YönetimiPolitical Science and Public Administrationhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/13862024-03-29T06:03:39Z2024-03-29T06:03:39ZKent Hakkı ve Toplumsal Cinsiyet İlişkisi: Bingöl’deki Kadınların Kent Hakkı TalepleriAKKURT, Hayriyehttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55852024-03-20T08:13:57Z2024-01-01T00:00:00ZKent Hakkı ve Toplumsal Cinsiyet İlişkisi: Bingöl’deki Kadınların Kent Hakkı Talepleri
AKKURT, Hayriye
ÖZET:
Kentsel mekan; en temel anlamıyla kent içerisindeki bireylerden oluşan ve kentsel olayların gerçekleştiği mekanları kapsamaktadır. Kent nüfusunun kır nüfusunu aşması ile hızlanan kentleşme süreci bu sürece katılan ve rol alan herkesin kentsel mekan üzerinde bir hak talep etmesine ve kent hakkı kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İlk kez Henri Lefebvre tarafından ortaya atılan “Kent hakkı” kavramı, bireylerin kentsel mekanı eşit ve etkin bir biçimde kullanmaları ve aynı zamanda bu kentsel mekana katılımlarını ifade etmektedir. Kent hakkı, adalet üzerine kurulmuş temel bir haktır. Kent hakkı, ona ulaşamamış olanların ve ondan yoksun kalanların temel hakkıdır.
Kadınların kentlerle olan ilişkisi birtakım dışlanma ve eşitsizlik deneyimi içerir. Kentsel yapı içerisinde kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden dolayı erkekler ile eşit bir biçimde kentlerde var olamamakta kent haklarından yoksun kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı kent hakkı ve toplumsal cinsiyet ilişkisinin değerlendirilmesi ve Bingöl’deki kadınların kentten beklentileri analiz edilerek kent hakkı taleplerinin belirlenmek istenilmesidir. Bu çalışmada kent hakkı kavramı, feminist bir yaklaşımla, Bingöl’deki kadınların kentsel mekandaki kent hakkı talepleri ve beklentileri sosyal adaletin eşitlik ilkesi üzerinden incelenmiştir.; ABSTRACT:
Urban space; In its most basic sense, it covers the spaces where urban events occur and consist of individuals within the city. The urbanization process, which accelerated as the urban population exceeded the rural population, caused everyone who participated and took part in this process to claim a right over urban space and the concept of the right to the city emerged. The concept of "Right to the City", first put forward by Henri Lefebvre, refers to the equal and effective use of urban space by individuals and their participation in this urban space. The right to the city is a fundamental right founded on justice. The right to the city is the fundamental right of those who cannot reach it and those who are deprived of it.
Women's relationship with cities includes some experiences of exclusion and inequality. Within the urban structure, women cannot exist in cities equally with men due to gender inequalities and are deprived of their urban rights. The aim of this study is to evaluate the relationship between the right to the city and gender and to determine the demands for the right to the city by analyzing the expectations of women in Bingöl from the city. In this study, the concept of the right to the city, the demands and expectations of women in Bingöl for the right to the city in urban space were examined with a feminist approach, based on the principle of equality of social justice.
2024-01-01T00:00:00ZKent Hakkı Kapsamında Toplumsal Hareketler (Wall Street ĠĢgal Et Hareketi ve Taksim Gezi Parkı Olayları Örneği)ARTUK, Ozanhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55622024-01-30T10:50:48Z2023-01-01T00:00:00ZKent Hakkı Kapsamında Toplumsal Hareketler (Wall Street ĠĢgal Et Hareketi ve Taksim Gezi Parkı Olayları Örneği)
ARTUK, Ozan
ÖZET:
Kentler, insanlık tarihi boyunca farklı Ģekillerde tanımlanan ve sürekli geliĢen mekânlar olarak ön plana çıkmaktadır. Ġnsanların çoğunlukla bir arada yaĢadığı ve etkileĢim içinde olduğu kentler, bireysel ve toplumsal taleplerin sıklıkla ele alındığı yerler haline gelmiĢtir. Kentlerdeki yetkinliklerin artmasıyla birlikte, Henri Lefebvre tarafından "Kent Hakkı" kavramı ortaya atılmıĢtır. Kent hakkı kavramı, kenti kentli bireyin merkezine yerleĢtirerek, kullanım değeriyle bütünleĢtiren bir yaklaĢımı ifade etmektedir. Bu kavram, Marksist kuramcılar tarafından da değerlendirilmiĢtir ve kentleĢme sürecinde önemli bir rol oynamaktadır.
Kent hakkının toplumun geniĢ kesimleri tarafından benimsenmesi ve hayatın bir parçası haline gelmesi için güçlü bir sivil toplum ve demokratik geleneğe ihtiyaç vardır. Merkeziyetçi ve devletçi bir yönetim anlayıĢının egemen olduğu toplumlarda, yetki ve güç paylaĢımı sınırlı olabilmektedir. Ancak yerel demokrasiyi önemseyen ve çoklu iktidar anlayıĢının egemen olduğu toplumlarda, halk aktif bir Ģekilde kent yönetimine katılım sağlayacaktır. Bu bağlamda tez çalıĢmasında, kent hakkı yaklaĢımı sivil toplum perspektifiyle ele alınmıĢtır. ÇalıĢmada, farklı siyasi kültüre ve koĢullara sahip olan Wall Street ĠĢgal Et hareketi ve Taksim Gezi Parkı eylemleri, kent hakkı yaklaĢımının merkeze alındığı bir tartıĢma çerçevesinde ele alınmıĢtır.; ABSTRACT:
Cities have emerged throughout human history as spaces that have been defined and constantly evolving in various ways. Cities, where people mostly live together and interact, have become places where individual and societal demands are frequently addressed. With the increasing significance of cities, Henri Lefebvre introduced the concept of "Right to the City." The concept of the right to the city places the city at the center of the urban dweller, integrating it with its use value. This concept has been examined by Marxist theorists and plays a significant role in the process of urbanization.
For the widespread acceptance and integration of the right to the city into society as a way of life, a strong civil society and democratic tradition are essential. In societies dominated by a centralized and statist approach to governance, the sharing of power and authority may be limited. However, in societies that prioritize local democracy and embrace a pluralistic understanding of power, the active participation of the public in urban governance is fostered. In this context, the present thesis examines the concept of the right to the city from a civil society perspective. The study explores the Wall Street Occupy Movement and the Taksim Gezi Park protests, which represent different political cultures and conditions, within the framework of a discourse centered on the right to the city.
2023-01-01T00:00:00ZKAMU KURUMLARINDA İŞ ETİĞİ VE SOSYAL SORUMLULUK ALGILARI TRB-1 BÖLGESİNDE BİR UYGULAMABERDİBEK, Uğurhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/54412023-07-14T11:04:06Z2016-01-01T00:00:00ZKAMU KURUMLARINDA İŞ ETİĞİ VE SOSYAL SORUMLULUK ALGILARI TRB-1 BÖLGESİNDE BİR UYGULAMA
BERDİBEK, Uğur
ÖZET
Ülkemizde 2000’li yıllardan sonra özellikle özel sektörün de kamusal alanda hizmet vermeye başlaması ile kamu kurumlarının hesap verilebilirlikleri sorgulanmaya başlanmıştır. Gerek bilgi teknolojilerindeki gelişmeler gerekse iletişim araçlarının yaygınlaşması, kâr amacı gütmeyen bu örgütlenmelerin salt amacı olan kamu hizmetinin dışına çıkıp çıkmadığını veya bu hizmeti sunarken hangi kriterleri uyguladığı gibi sorular toplumun oldukça geniş bir kısmı tarafından sorulmaya başlanmıştır. Bununla beraber hükümetlerin topluma karşı sosyal sorumlulukları olup olmadığı, sosyal devlet olma gereklerini yerine getirmenin bu bağlamda yeterli görülüp görülmediği tartışılmaya başlanmıştır. Gelişmeler üzerine hükümetler tarafından da bu anlamda çeşitli adımlar atılması gerekli görülmüştür.
TRB-1 bölgesinde uygulaması yapılan bu çalışmanın birinci bölümünde kamu kurumları incelenmiş, bu kurumların türleri, idari dağılımları ve özel sektörden ayrılan yönleri ele alınmıştır. Birinci bölümün devamında etik kavramı üzerinde durulmuş etik teorileri ve iş etiği kavramı incelenmiştir. Sonrasında ise kamu kurumlarında iş etiği ve bunun ülkemizdeki yansımaları incelenmiştir. İkinci bölümde sosyal sorumluluk kavramı, kuramları ve kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları incelenmiştir. Bu alanda dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar mercek altına alınmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise TRB-1 bölgesinde kamu kurumlarında yönetici ve dengi pozisyonlarda çalışanlar ile etik ve sosyal sorumluluk algıları üzerine anket çalışması yapılmıştır. Uygulamanın çıktıları araştırma bulgularında tablolar halinde yorumlanmıştır. Araştırma bulgularından yola çıkarak sonuç ve öneriler sunulmuştur.; ABSTRACT
As private sector has started to operate in public sphere especially after 2000s, the accountability of public institutions has been questioned. As developments in information technologies and mass media became widespread, a large segment of the society started to question whether these organizations go beyond their only aim which is public service, and what criteria they use to do public service. However, it has been discusses if governments have social responsibility for the society and whether it is regarded enough to do what is necessary as a social state. In this sense, various steps are thought to be necessary to take by governments.
In the first chapter of this study, application of which is performed in the TRB-1 region, public institutions have been examined; the kind and administrative distribution of public institutions and distinctness of them from private sectors have been studied. Also, in the first chapter, the concepts of ethics, ethics theories and business ethics have been discussed. Afterwards, business ethics at public institutions and its reflection in our country have been studied. In the second chapter, the concept and theory of social responsibility and institutional social responsibility have been studied. The studies in that field, which have been conducted in our country and the world, have been examined. In the third and last chapter, a questionnaire has been made on administrators and their equivalents working at public institutions in TRB-1 region, and perception of social responsibility. The results of questionnaire are interpreted by tables. On the basis of the findings of the research, the results and proposals are provided.
2016-01-01T00:00:00Z