Sosyal Bilimler EnstitüsüInstitute of Social Scienceshttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/13782024-03-29T05:33:30Z2024-03-29T05:33:30ZEbü’l Hüseyin el-Basrî’nin İmâmet AnlayışıŞENLİK, Hüseyinhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55862024-03-20T08:32:05Z2024-01-01T00:00:00ZEbü’l Hüseyin el-Basrî’nin İmâmet Anlayışı
ŞENLİK, Hüseyin
ÖZET:
Bu çalışmada Ebü’l Hüseyin el-Basrî’nin sadece usul-i fıkıh alanında değil
aynı zamanda kelam alanında da eserler veren Mu’tezîli bir alim olduğu tespit
edilmiştir. Daha sonra Basrî'nin yaşadığı döneme ışık tutularak ilmî kişiliği ortaya
konulmuştur. Ardından imâmet ile ilgili tartışmaların yaşandığı Büveyhîler
döneminde yaşayan Basrî’nin imâmete dair görüşleri ele alınmıştır. Basrî’nin
imâmete dair düşünceleri, Şerhu Usûli’l-Hamse adlı eseri bağlamında
değerlendirilmiştir. Çünkü Basrî’nin bu eseri dışında imâmet ile ilgili diğer
eserleri günümüze ulaşmamıştır. Nitekim Basrî, imâmet ile ilgili tanımlamalara
yer vererek imâmetin vücûbiyetinin hem aklî hem de naklî olduğunu
savunmaktadır. İmamın masumiyetini şart koşmayan Basrî, imamın belirlenme
yöntemi olarak seçimi ele almaktadır. Bunun yanında sahâbe müdafaasını
gerçekleştirerek ilk dört halifenin meşruiyetini de ispatlamaktadır. Son olarak Hz.
Peygamber’in vefatından sonra meşru birinci imamın Hz. Ebû Bekir olduğunu
ifade ederek Şiîlerin karşıt iddialarına cevaplar vermektedir.; ABSTRACT:
In this study, it has been determined that Ebü'l Hüseyin el-Basrî is a
Mu'tazili scholar who produced works not only in the field of Islamic
jurisprudence but also in the field of kalam. Later, by shedding light on the
period in which Basri lived, his scientific personality was revealed. Then,
the views of Basri, who lived in the Buwayhid period, when there were
discussions about the imamate, were discussed. Basrî's thoughts on the
imamate were evaluated in the context of his work Şerhu Usûli'l-Hamse.
Because, apart from this work, Basri's other works about the imamate have
not survived to the present day. As a matter of fact, Basrî, by including
definitions about the imamate, argues that the necessity of the imamate is
both rational and transmitted. Basri, who does not stipulate the innocence
of the imam, considers election as the method of determining the imam. In
addition, he proves the legitimacy of the first four caliphs by defending the
companions. Finally, he answers the opposing claims of Shiites by stating
that the first legitimate imam after the death of the Prophet was Abu Bakr.
2024-01-01T00:00:00ZKent Hakkı ve Toplumsal Cinsiyet İlişkisi: Bingöl’deki Kadınların Kent Hakkı TalepleriAKKURT, Hayriyehttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55852024-03-20T08:13:57Z2024-01-01T00:00:00ZKent Hakkı ve Toplumsal Cinsiyet İlişkisi: Bingöl’deki Kadınların Kent Hakkı Talepleri
AKKURT, Hayriye
ÖZET:
Kentsel mekan; en temel anlamıyla kent içerisindeki bireylerden oluşan ve kentsel olayların gerçekleştiği mekanları kapsamaktadır. Kent nüfusunun kır nüfusunu aşması ile hızlanan kentleşme süreci bu sürece katılan ve rol alan herkesin kentsel mekan üzerinde bir hak talep etmesine ve kent hakkı kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İlk kez Henri Lefebvre tarafından ortaya atılan “Kent hakkı” kavramı, bireylerin kentsel mekanı eşit ve etkin bir biçimde kullanmaları ve aynı zamanda bu kentsel mekana katılımlarını ifade etmektedir. Kent hakkı, adalet üzerine kurulmuş temel bir haktır. Kent hakkı, ona ulaşamamış olanların ve ondan yoksun kalanların temel hakkıdır.
Kadınların kentlerle olan ilişkisi birtakım dışlanma ve eşitsizlik deneyimi içerir. Kentsel yapı içerisinde kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden dolayı erkekler ile eşit bir biçimde kentlerde var olamamakta kent haklarından yoksun kalmaktadır. Bu çalışmanın amacı kent hakkı ve toplumsal cinsiyet ilişkisinin değerlendirilmesi ve Bingöl’deki kadınların kentten beklentileri analiz edilerek kent hakkı taleplerinin belirlenmek istenilmesidir. Bu çalışmada kent hakkı kavramı, feminist bir yaklaşımla, Bingöl’deki kadınların kentsel mekandaki kent hakkı talepleri ve beklentileri sosyal adaletin eşitlik ilkesi üzerinden incelenmiştir.; ABSTRACT:
Urban space; In its most basic sense, it covers the spaces where urban events occur and consist of individuals within the city. The urbanization process, which accelerated as the urban population exceeded the rural population, caused everyone who participated and took part in this process to claim a right over urban space and the concept of the right to the city emerged. The concept of "Right to the City", first put forward by Henri Lefebvre, refers to the equal and effective use of urban space by individuals and their participation in this urban space. The right to the city is a fundamental right founded on justice. The right to the city is the fundamental right of those who cannot reach it and those who are deprived of it.
Women's relationship with cities includes some experiences of exclusion and inequality. Within the urban structure, women cannot exist in cities equally with men due to gender inequalities and are deprived of their urban rights. The aim of this study is to evaluate the relationship between the right to the city and gender and to determine the demands for the right to the city by analyzing the expectations of women in Bingöl from the city. In this study, the concept of the right to the city, the demands and expectations of women in Bingöl for the right to the city in urban space were examined with a feminist approach, based on the principle of equality of social justice.
2024-01-01T00:00:00ZSuriyeli Göçmen Kadınların Gündelik HayatlarıARIĞ, Gülhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55832024-03-18T08:01:45Z2024-01-01T00:00:00ZSuriyeli Göçmen Kadınların Gündelik Hayatları
ARIĞ, Gül
ÖZET:
Gündelik hayat, kişinin her gün tekrarladığı rutinlerini ve faaliyetlerini kapsar. Gündelik hayat sıradan, basit, olağan gibi bir algı oluşturmasına karşın bu kavram kendi içinde bir karmaşıklık barındırır. Dahası toplumun en küçük yapı taşı olan birey için de gizemli bir alandır. Bireyden hareketle toplumu anlamanın mümkün olduğunu savunan mikro ölçekli gündelik hayat kuramları, sosyolojik çalışmaların merkezine bireyi yerleştirir. Çalışmanın amacı ise sıradan, sorgulanmaya değer bulunmayan gündelik yaşamı, sosyolojik bir bakış açısıyla ele almak ve gündelik hayat sosyolojisinin oluşmasına zemin hazırlayan kuramların, bireyi gündelik hayatta ne şekilde ele aldığını açıklamaktır. Bu çalışmadaki gündelik hayatı araştırılan birey(ler) ise Suriyeli göçmen kadın(lar)dır. Zorunlu göç sürecine dahil olan kadınların yeni gündelik rutinleri araştırılacaktır. Çalışmanın amacı; Suriyeli göçmen kadınların gündelik hayat deneyimlerini görünür kılmak ve “göç ve kadın” literatürüne katkı sağlamaktır. Bu bağlamda çalışmanın evreni Batman ili, örneklem grubu ise zorunlu göçü deneyimlemiş Suriyeli göçmen kadınlardan oluşmaktadır. Araştırmaya başlamadan önce T.C. İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Başkanlığından ve Bingöl Üniversitesi Rektörlüğü, Sosyal ve Beşeri Bilimler Bilimsel Araştırma ve Yayın Etiği Kurul’undan gerekli etik izinler alınmıştır. Kadınların gündelik deneyimlerini aktarmak için çalışma nitel araştırma yöntemi ile desenlenmiştir. Araştırmada görüşme(mülakat) ve gözlem teknikleri kullanılmıştır. 44 sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılarak, kartopu (zincirleme) örneklem yoluyla 17 Suriyeli göçmen kadın ile hanelerinde görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma öncesinde yapılan pilot uygulama sonucunda araştırmaya 65 yaş üzeri katılımcılar dahil edilmemiştir. Araştırmada dil problemini aşmak için Arapça, Kürtçe ve Türkçe dillerine hakim 3 tercüman ile hane ziyaretleri gerçekleştirilmiştir. Çalışma sonunda 161 sayfa ham veri elde edilmiştir. Araştırmada Suriyeli göçmen kadınların gündelik yaşamda gizli bir direniş eylemleri sergiledikleri ve bu eylemlerine yükledikleri anlamlar belirlenmiştir. Kadınların gündelik hayatta pasif bireyler olmaktan aktif bireyler haline gelmeye çalıştıkları sonucuna varılmıştır.; ABSTRACT:
Daily life comprises routines and activities that an individual performs regularly. Despite its apparent simplicity, this concept has a certain level of complexity. Furthermore, it remains an enigmatic realm for the individual, who forms the fundamental unit of society. The micro-scale theories of daily life, which suggest that it is feasible to comprehend society from an individual's perspective, position the individual at the forefront of sociological investigations. This study aims to provide a sociological perspective on the everyday life experiences of Syrian migrant women, exploring how theories of daily life sociology apply to individuals in this context. The research aims to make these women's everyday experiences visible and contribute to the literature on "migration and women." The study takes place in Batman province, with a sample group consisting of Syrian migrant women who have experienced forced migration. Before beginning the research, ethical permissions were obtained from the Ministry of Interior, Directorate of Migration Management, and Bingöl University Rectorate, Social and Human Sciences Scientific Research and Publication Ethics Committee. Qualitative research methods were used, including interview and observation techniques. A semi-structured interview form consisting of 44 questions was used to interview 17 Syrian migrant women in their homes, selected through snowball (chain) sampling. The study excluded participants over 65 due to a pilot application conducted before the research. To address language barriers, the research team conducted home visits with three translators fluent in Arabic, Kurdish, and Turkish. The study yielded 161 pages of raw data, revealing how Syrian migrant women engage in secret acts of resistance and the significance they attach to these actions. The findings suggest that women strive to transition from passivity to active agency in their daily lives.
2024-01-01T00:00:00ZHuzurevinde Kalan Yaşlı Bireylerin İlişkileri Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme: Bursa Özel Şifa Huzurevi ÖrneğiİŞLEK, Evinhttp://acikerisim.bingol.edu.tr/handle/20.500.12898/55822024-03-18T07:52:02Z2024-01-01T00:00:00ZHuzurevinde Kalan Yaşlı Bireylerin İlişkileri Üzerine Sosyolojik Bir Değerlendirme: Bursa Özel Şifa Huzurevi Örneği
İŞLEK, Evin
ÖZET:
Yaşlılık, biyolojik ve psikolojik alanlarda olduğu kadar sosyal alanda da değişikliklerin
yaşandığı bir dönemi ifade etmektedir. Türkiye’de ve dünyada nüfusun giderek yaşlanması
yaşlı bireylerin barınma, bakım ve sosyal ihtiyaçlarının artmasına ve yaşlılığın sosyal bir
sorun olarak görülmesine neden olmaktadır. Küresel olarak sorun teşkil eden ve sosyolojinin
ilgi alanına giren yaşlılık, toplumsal yapının değişimiyle yaşlı bireyin ailedeki konumunu ve
yaşam alanını olumsuz yönde etkilemiştir. Günümüzde huzurevleri, yaşlıların tüm
gereksinimlerinin karşılandığı öncelikli kurumlardan biridir. Yaşlıların, çoğu zaman
mecburen ihtiyaç duydukları alan değişimi bireylerin psikolojik ve sosyal yönünü oldukça
etkilemekte ve yeni yaşam alanındaki ilişkilerini anlamlı şekilde biçimlendirmektedir. Bu
araştırmanın amacı, “Huzurevinde kalan yaşlı bireyler, birbirleriyle kurdukları sosyal
ilişkileri nasıl değerlendirmektedirler?” sorusuna cevap bulmak ve yaşlı bireylerin ilişkilerini
sosyolojik olarak analiz etmektir. Bu amaca ulaşmak için, Bursa ilinde özel bir huzurevinde
kalan 16 yaşlı bireyle görüşülerek nitel bir araştırma yürütülmüştür. Çalışmada amaçlı
örneklem tercih edilerek, yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği aracılığıyla elde edilen
veriler sosyolojik bağlamda analiz edilmiştir. Ayrıca, huzurevindeki anlamlı ilişkileri
arttırmak için elde edilen verilerden yola çıkarak, yaşlı ilişkilerinin iyileştirilmesine yönelik
uygulanabilir çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Değerlendirmeler sonucunda, huzurevinde
kalan yaşlıların, sosyal ilişkilerini etkileyen iki temel faktöre ulaşılmıştır. Yaşlı bireylerin,
huzurevine gelme sebepleri ile huzurevindeki sosyal ilişkileri arasında pozitif bir ilişkinin
olduğu ve yaşlı bireylerin huzurevinde kalma sürelerinin, ilişki kurma isteğinde belirleyici
olduğu sonucuna varılmıştır. Bu ilişkilerin derinlemesine incelenmesini içeren çalışmanın,
sonradan yapılacak çalışmalara öncülük edebileceği düşünülmektedir.; ABSTRACT:
Old age refers to a period in which changes occur in the social field as well as in
the biological and psychological fields. The increasing aging of the population in
Turkey and around the world causes the housing, care and social needs of elderly
individuals to increase and old age to be seen as a social problem. Aging, which
constitutes a global problem and is within the scope of sociology, has negatively
affected the position and living space of the elderly individual in the family with
the change in the social structure. Today, nursing homes are one of the priority
institutions where all the needs of the elderly are met. The change of space that the
elderly often need necessarily affects the psychological and social aspects of
individuals and shapes their relationships in their new living space in a meaningful
way. The purpose of this research is "How do elderly individuals staying in nursing
homes evaluate the social relationships they establish with each other?" and to
sociologically analyze the relationships of elderly individuals. To achieve this aim,
a qualitative research was conducted by interviewing 16 elderly individuals living
in a private nursing home in Bursa. Purposeful sampling was preferred in the study
and the data obtained through semi-structured interview technique was analyzed in
a sociological context. In addition, based on the data obtained to increase
meaningful relationships in nursing homes, feasible solutions were suggested to
improve elderly relationships. As a result of the evaluations, two main factors
affecting the social relations of the elderly living in the nursing home were
reached: It was concluded that there is a positive relationship between the reasons
why the elderly individuals come to the nursing home and their social relations in
the nursing home, and that the duration of the elderly individuals' stay in the
nursing home is a determinant in their desire to establish a relationship. It is
thought that the study, which includes an in-depth examination of these
relationships, may lead to future studies.
2024-01-01T00:00:00Z